Tornio

Tornio’nun Karları

Karla kaplı piste yumuşak iniş yapan uçağımızın açılan kapısından içeri dolan buz gibi havayla ciğerlerimiz bayram ediyor. Malum İstanbul’da bu kadar temiz bir havaya alışık değiliz. Ayağımızın altında kıtırdayarak ezilen bembeyaz karın üstünde terminal binasına doğru ilerlerken herkes pistteki yoğunluğa bakıyor. Çocuklar çığlık çığlığa. Burunlarından duman çıkararak pist başında kalkış için izin bekleyen ren geyiklerinin çektiği kızaklara oturmuş bembeyaz saç ve sakallarıyla kırmızı elbiseli Noel babalar kendilerine bağıran çocuklara el sallıyorlar. Kızaklar tepeleme hediye dolu. Kim bilir dünyanın hangi unutulmuş yerinde bacalardan içeri atılacak o paketler. Hava buz gibi ama ben gördüklerim karşısında heyecandan titriyorum. Hemen cebimdeki mektuplara gidiyor elim. Bu yılbaşı işimi şansa bırakmayacağım ve isteklerimi içeren mektupları Noel Baba’nın posta kutusuna kendi ellerimle atacağım. Bir sürü şey istedim ondan bir sonraki yılbaşı için. Hatta istediklerim arasında bazı şeyler bacadan bile sığmayabilir. Bu sorunu nasıl çözer diye şimdiden dertleniyorum.

Finlandiya’da konaklayacağımız nokta, 1985 yılında resmi olarak Noel Baba’nın toprakları ilan edilen bölgenin giriş kapısı kabul edilen Tornio. Finlandiya ve İsveç sınır çizgisi üstünde bulunan bu küçücük kasaba öylesine büyülü bir atmosferle sizi karşılıyor ki, benim gibi 45 yaşında olsanız bile, bembeyaz kara adımınızı attığınız an itibariyle çocukluğunuz boyunca hayalini kurduğunuz bir efsanede kendinizi başrol oyuncusu olarak buluyorsunuz.

Tornio, bu masalsı ortamını ayrıca dünyanın birer saat arayla iki defa yılbaşı kutlayan tek kasabası olma özelliği ile taçlandırıyor. Kent meydanında Finlandiya saatine göre yılbaşını kutladıktan sonra hiç tempoyu düşürmeyen konserlerle bir saat sonraki İsveç kutlamalarını bekleyenler bu sayede Noel Baba’ya isteklerini içeren iki mektup hazırlama şansına da kavuşuyorlar.

Noel Babalara el sallarken cebimdeki iki mektubu tekrar okşuyorum. Keşke Finlandiya’ya çocukken gelebilseydim, heyecandan çıldırırdım diye iç geçiriyorum, bu yaşta bile kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor.

Hava limanından çıkıp otelimize giderken yol üzerinde bir hangardan, kalacağımız süre boyunca bize emanet edilecek tulum, şapka, eldiven ve botları teslim alıyoruz. Bize verilenler sayesinde karda soğuktan etkilenmeden gönlümüzce yuvarlanabileceğiz. Ülkede kar öylesine temiz ki bazen gece karanlığında kuzey ışıklarını bu kıyafetlerle karlar üstünde sırt üstü yatıp hayal kurarak beklerken neden yanımda biraz pekmez getirmedim, kar üstüne döker döker yerdim diye hayıflanıyorum.

Bölge küçük olmasına rağmen her yaşa hitap eden bitmek bilmeyen aktivitelerle dolu. Sami halkın çiftliklerinde onların çetin kış şartlarındaki yaşamını deneyimleyip, geyiklerin çektiği kızakları kullanmaya çalışırken Noel Baba’nın işinin ne kadar zor olduğunu düşünerek hayıflanabilir ve ya donmuş göller üstünde yapacağınız kar motoru safarisinde soluğunuzu kesecek manzaranın Kuzey Işıklarıyla süslenmesini dileyebilirsiniz. Hele denizdeki kalın buz tabakasını kırarak ilerleyen buzkıran gemisinin güvertesinde olabilmek gerçekten paha biçilmez.

Kuzey Avrupacın bu müthiş ülkesinde bulunduğunuz sürece yaşayacağınız uzun gecelere doğanın ve ülkenin gerek manzaranın gerek aktivitelerin göz kapaklarınız size tek bir saniyesini bile kaçırmamak için direnecek.