Sintra Ve Yakın Çevresi
Sintra’nın civarında kısa yollar yapılarak ulaşılabilen 2 ilginç nokta Cabo Da Roca ve Estoril’dir. Bunlardan ilki olan Cabo da Roca Sintraya yaklaşık 45 dakika uzaklıktadır. Avrupa’nın en ucu olarak kabul edilir. Sintra’dan çok sık kalkmasa da belediye otobüsleriyle ulaşmak mümkündür. Cabo da Roca’ya doğru Sintra’dan uzaklaşmaya başladıkça ilk fark edeceğiniz iklimin ve bitki örtüsünün değiştiği olacaktır. Ağaçlar artık geridedir ve etraf çalılıklarla kaplıdır. Cabo de Roca genelde rüzgârlı olduğu için araçtan indikten sonra okyanusu her hücrenizde hissedebileceğiniz bir noktadır. Jules Verne’in ünlü romanı Dünyanın Ucundaki Fener, her ne kadar Arjantin Patagonyada ki Mitre yarım adası civarında bulunan küçük bir ada ve bu adadaki feneri anlatsa da Cabo da Roca ya özellikle kışın yolunuz düşerse yalçın kayalıklara vuran büyük dalgalar size bu romanda hissi verecektir. Romanın kahramanları Vasquez, Felipe ve Moriz her an büyük fenerin kapısından çıkıp gelecek gibi bir his sizi burada bulunduğunuz sürece bırakmaz. Denizden 140 metre yukarıda kayalıkların tepesinde dalgaları ve okyanusun gücünü arkanıza feneri ve turizm bürosunu alarak seyretmek sizde farklı duygular uyandıracak ve dünyevi her şeyden bir süre uzaklaşmanızı sağlayacaktır. Daha solda bulunan bir diğer burun Cabo Rosa ile Cabo de Roca’nın arasında bulunan Praia De Guincho plajında bazı günler yüzlerce sörfçü görmek de ayrıca ilginçtir.
Turizm ofisinden 10 Euro’ya Avrupa’nın en ucunda bulunduğunuza dair isminize bir sertifika almayı ihmal etmeyin.
Sintra’dan gene kısa bir yolculukla yaklaşık 25 dakikada ulaşılan diğer bir nokta Cascais ise 19. Yüzyılda kraliyet ailesinin yazlık mekanı olarak ün kazanır. Günü birlik gezilerde Sintra gezildikten sonra turist grupları Lizbon’a sadece yarım saatlik bir mesafede olduğu için Cascais’e uğrayıp Lizbon’a dönmeyi tercih ederler.
Cascais de bulunan kale bugünkü büyüklüğüne 16. Yüzyılın sonlarında 2. Filip sayesinde ulaşmıştır. 1870 yılında ilk defa 1. Luis ve ailesi tarafından yazlık mekân olarak kullanılmıştır. 1878 yılında ülkede elektrikle sokakları aydınlatılan ilk bina olma unvanını kazanacak bu kale daha sonraki yıllarda popülerliğini hiç kaybetmeyecektir.
2012 yılında büyük bir kısmı otele çevrilen kale günümüzde halka açık sergilerle bir sanat mahallesi olarak varlığını sürdürmektedir.
Bugün yaklaşık 220 bin kişinin yaşadığı Cascais ili sınırları içindeki bulunan diğer bir önemli durak Estoril kasabası, 25 binlik nüfusu ve müthiş kumsallarıyla yazın cennetten bir köşe gibidir. Estoril kasabasının dünyaca ünlü olmasının bir diğer sebebi ise Ian Fleming’in James Bond serisindeki Casino Royale romanına esin kaynağı olan Casinosu’dur. Bu casino aynı zamanda Avrupa’nın en büyük Casinosu’dur. James Bond Majestelerinin gizli servisinde filmi de ayrıca Casino’nun yakınındaki 5 yıldızlı Palacio Hotel de çekilmiştir.
Forte da Cruz, Estorilde hemen casino’nun bahçesinin bittiği yerde, Tamariz plajında kale duvarlarıyla örülü malikânedir. Günümüzde özel davetler ve toplantılar dışında içine girilemese de dışardan görünüşü bile çok etkileyicidir.
Tamariz plajı dışında arkada bulunan Sintra dağlarının tüm heybetiyle gözlemlenebildiği Guincho plajı, kasabaya yazın gelenlerin ilgisini çekecek bir diğer önemli denize girme noktasıdır.
Bir dönem Formula 1 yarışları ile de ilgi odağı olan Estoril, 1997 yılında pistin güvenlik sorunları nedeniyle Formula 1 takviminden çıkarılmıştır. Günümüzde Estoril pisti güvenlik sorunlarını halletmiş tekrar yarış beklemektedir. Kasaba 1997 sonrası Formula 1 yerine ön plana çıkarılmaya çalışılan golf tesisleriyle de oldukça iddialı konuma gelmek üzeredir.
Portekiz hakkında diğer yazılar için tıklayınız