Safevi Tarikatı ve Kızılbaşlar
Safevi Devleti, Afşarlar ve Kaçar Türklerinin de destek olup kuruluşunda yer aldığı, 1501 yılından 1736 yılına kadar İran ve Azerbaycan bölgesini yönetmiş, tarihte Hazreti Ali’nin taraftarı anlamına gelen Şiiliği resmi mezhep olarak kabul eden ilk Müslüman devlettir.
Safevi devletinin kökeni Safevi tarikatına uzanır ve bu tarikatı anlamadan Safevi devletini anlayabilmek mümkün değildir.
Safevi tarikatı Güney Azerbaycan’ın Erdebil kentinde 1290 yılı civarında Safiyuddin İshak tarafından kurulmuş Sunni inanış ağırlıklı bir sufi tarikatıdır. Tarikata ismini veren Şeyh Safiyuddin bir çok kaynakta belirtildiği gibi anne tarafından Azeri, baba trafından Kürt kanı taşımaktadır. Genç yaşta Gilan eyaletinde Halvetiyye Tarikatına katılmış ve kısa sürede parlayarak şeyhin kızıyla evlenmiş ve şeyhin ölümü sonrası dergahın başına geçmiştir.
Müritleriyle Gilan eyaletinden Erdebil’e dönüp kendi dergahını kurmuş sonrasında da abartılarak anlatılan kerametleri ile müritlerini katlayarak arttırmıştır. Mürit sayısının artması bir tarikat için bağış ve zekatın artması yani finansal olarak güçlenmesi anlamına gelmektedir.
Şeyh Safiyuddin’in 1334 yılında, 85 yaşında iken, ölmeden hemen önce dergahını emanet ettiği oğlu Şeyh Sadreddin Musa, Seyyid’lik yani Peygamber soyundan geldiği iddiasını israrla savunarak mürit sayısını arttırmış ve bölgede önemli bir politik güç halini almaya başlamıştır. Bu tarihler Osmanlı’nın Safevi tarikatıyla ilk ilişkileri kurduğu dönemdir.
1429 ile 1447 yılları arasında tarikatın başında bulunan Şeyh İbrahim döneminde tarikat önüne geçilemez bir şekilde büyüyecek ve zenginleşecektir. Şeyh İbrahim ölünce yerine geçen Şeyh Cüneyd tarikatın kırılma noktasıdır. Şeyh Cüneyd sünni inanıştan vazgeçerek Şii inanışı kabul etmiş ve Şeyhlikten bir devlet kurup Şahlığa geçmek istemiştir. Bu hırslarıyla tarikattan kovulsa da Anadoludaki müritlerinden destek alıp tarikatı bir arada tutmayı başaracak ve Akkoyunlu devleti içinde varlığını sürdürebilecektir. Sünni Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın kızıyla evlecek ve Şeyh Cüneyd’in ölümü sonrası tarikatın başına bu evlilikten olan oğlu Haydar geçecektir.
Akkoyunlu devleti himayesindeki Şeyh Haydar döneminde müritler silahlanmaya başlamış ve tarikatın politik güçten askeri güce geçiş dönemi olgunlanmıştır.
Şeyh Haydar döneminde 1480 li yıllarda ilk defa askerlere bir entari giydirilmiş ve Haydari Sarık adı verilen keçeden bir sarık takmaları sağlanmıştır. Beyaz kavuğun üstüne kalın kırmızı keçeden yapılan bu sarığı oluşturan 12 şeride Şii inancın temelini oluşturan 12 imamın isimleri işlenmiştir. Safevi tarikatının yandaşlarını simgeleyen bu kırmızı takke kullanılmaya başlandıktan sonra Osmanlı’da bu tarikat için Kızılbaşlar ismi kullanılmaya başlamıştır.
Şeyh Haydar’dan sonra Akkoyunlu devleti bu tarikattan kurtulmaya çalışsa da Şeyh Haydar’ın büyük oğlu Ali Mirza Safevi’nin kısa süren şeyhliğinin ardından Safevi devletini kuracak kardeşi İsmail 13 yaşında Şeyh olur. Tarikatın ileri gelenleri sayesinde Anadolu’daki müritleri organize ederek 7 bin kişilik bir ordu oluşturur ve önce Şirvanşah devletini yıkar sonra da Akkoyunlar karşısında sayıca çok az olmalarına rağmen büyük bir galibiyet alır. Bu galibiyetin verdiği cesaretle 1501 yılında Tebriz’de taç giyerek kendini Şah olarak ilan eder ve Safevi devletini kurar. Bu tarihten sonra Safevi devleti Şah İsmail ile birlikte önce ülke içindeki karışıklıkları giderecek, her geçen yıl biraz daha güçlenecek ve İran ve Azerbaycan bölgesini 1736 yılına kadar 230 yıldan uzun bir süre yönetecektir.