Nadir Şah Ve Afşar Hanedanlığı
Osmanlı İran ilişkilerinin bir türlü rayına oturmadığı 1700 lü yıllarda İran’da hüküm süren Safevi hanedanlığı, komutanlarından Nadir tarafından sonlandırılacak ve Nadir Şah tarih sahnesinde önemli bir yere sahip olarak Afşar Hanedanını kuracaktır. Afşarlar Safevilerden sonra İran topraklarına hakim olmuş ikinci Türk Devletidir ve Oğuz Türklerinin 24 boyundan biridir.
Türkiye’de Nadir Şah ismi büyük bir heyecan uyandırmaz. Ancak müze gezmeye meraklıysanız Topkapı Sarayı hazine dairesine adım atar atmaz aslında Nadir Şah’ın tarihte Osmanlı için ne kadar önemli bir kişilik olduğunu hissetmeye başlarsınız.
Turistler Topkapı Sarayı hazine dairesini gezerken iki önemli eserin ihtişamına hayran kalıp önlerinde adeta çivilenmiş gibi dururlar. Bunlardan ilki parlayan yeşil zümrütleriyle koleksiyonun belki de en önemli parçası olan, Hollywood filmlerine bile konu olmuş dünyanın en büyük zümrütlerinden bir kaçıyla süslü hançer, diğeride ağaç üzerine altın kaplama ve paha biçilmez taşlarla süslü Nadir Şah Tahtı olarak da bilinen tahttır. Bu iki ünlü eser Türk İran ilişkilerinde önemli bir yer tutar.
Nadir Şah Safevi hanedanlığını sonlandırıp Afşar Hanedanlığını kurarak tahta geçtikten sonra önce Hindistan’ ı fethetmiş, büyük ganimetlerle döndüğü ülkesinde 3 sene vergi toplamamıştır. Nadir Şah Hindistan ve Afganistan fetihleriyle İndus nehrinden Avrupa sınırı olan boğazlara kadar hakim olmak hırsına kapılınca zaten sık sık savaşılan Osmanlıların üzerine büyük bir orduyla yürümüştür. Osmanlı seferinde bir çok yeri ele geçirip üstün durumdayken ülkede çıkan isyanlar yüzünden seferi sonlandırmak ve Osmanlıyla barış yapmak zorunda kalır. Tarihe 2. Kasr-ı Şirin antlaşması olarak geçen Kerden antlaşması sonrası Nadir Şah’ Osmanlı ile iyi ilişkiler kurmaya çabalar. Nadir Şah , bu dönemde Şii’lik içinde gelişip neredeyse Şii’liği temsil edecek şekilde ön plana çıkmış İmam Caferi’nin öğretisi Caferiliği bir sünni mezhebi olarak kabul ettirme talebi ve 1. Mahmut’a Hindistanda ganimet olarak ele geçirdiği ünlü tahtı göndermesi Osmanlı’da çok iyi karşılanmıştır.
1. Mahmut bu paha biçilmez hediyenin altında kalmak istemez ve saraydaki mücevher ustalarına İran Şahı için eşi benzeri olmayacak bir hediye hazırlamalarını emreder. Mücevher ustaları bu emir üzerine eşsiz hançeri tasarlarlar. 35 santimetre uzunluğunda hançerin kabzası ve kını tamamen altındandır, kabzasının tek tarafında kocaman yuvarlak 3 tane zümrütü vardır ki bu taşlardan büyük olan dünyanın en büyük zümrütlerinden biri olarak kabul edilir. Kını ayrıca onlarca elmasla bezelidir. Uç kısmında zümrüt kaplı kapağı ile London marka saat hançerin sıradışı özelliklerinden bir diğeri olarak kabul edilir.
Hançer Nadir Şah’a hediye gönderilmeden önce değeri 20.000 kuruş olarak hazine defterine kayıt edilmiştir. Dönemindeki değerini belirtmek için hançerden kısa bir süre önce inşa edilen 3. Sultan Ahmet kütüphanesinin 19.500 kuruşa mal olduğunu örnek olarak verirsek değeri daha iyi anlaşılır.
Eşsiz hediye bir heyetle teslim edilmek üzere 1747 yılında yola çıkar. Bu dönem İran’daki isyanlar daha da artmıştır. Nadir Şah isyan çıkan yerlere gidip herkesi kılıçtan geçirmekte ve ülkedeki huzursuzluk büyümektedir. Nadir Şah , bu huzursuzluğu bitirmek isteyen komutanları tarafından öldürülür. Nadir Şah ‘ın ölümünden sonra Afşar hanedanlığı’da çok direnemeden tarih sahnesinden çekilecektir.
Osmanlı heyeti hediyeyi vermek üzere neredeyse saraya ulaşmıştır. Gelen bu ölüm haberi üzerine elçiler hediyeyi vermekten vazgeçerek geri getirirler ve hançer Topkapı Sarayı hazinesine konur.