Keşfedilmemiş Mücevher Kiev
İstanbul’dan sadece 1 saat 20 dakikalık bir uçuş ile hem de vizesiz bir Kiev turu yaparak oldukça ilginç bir hafta sonu geçirmek mümkün. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin 1991 yılında dağılması sonrası ortaya çıkan cumhuriyetlerden biri olan Ukrayna, yüzölçümü olarak Avrupa’nın en büyük ülkesi. Türkiye’nin 4’te 3’ü kadar olan yüz ölçümünde sadece 45 milyon kişinin yaşadığını ve ülkenin nüfusunun her sene azaldığını bilmek de ayrıca ilginç.
Karadeniz’den milattan sonra 484 yılında kavimler göçü sırasında gelip Dinyeper nehrini çok beğenen Kyiv kardeşlerin kurduğu Kiev, 3 milyonluk nüfusu ile Ukrayna’nın başkenti. Şehrin oldukça dışında olan havalimanından şehre ulaşmak neredeyse İstanbul’dan geliş uçuşu kadar sürüyor. Dinyeper nehrinin üstünden geçip şehir merkezine girdiğiniz andan itibaren aslında 3 milyon insanın büyük kısmının havalimanından şehre kadar olan uydu kent bölgelerinde yaşadığını ve şehir merkezinin zengin azınlığın yaşadığı binalar hariç, büyük meydanlar, geniş caddeler, müzeler, iş yerleri eğlence ve alışveriş mekânlarından oluştuğunu fark ediyorsunuz.
Klasik bir Kiev turu için başlangıç noktası, şehrin kalbi “Maidan Nezalezhnosti” yani özgürlük meydanı. Kreshatik caddesinin başlangıç noktası olan bu meydan bizim Taksim meydanımız gibi, ülkenin nabzını tutuyor. Bütün toplantılar, gösteriler, devrimler burada başlıyor ve bitiyor. 1991’de Sovyetlerden ayrılma sürecinde ve 2004’te ki Turuncu Devrim’de bu meydan hep başrolde. Meydanda bulunan 61 metre yüksekliğinde 2001 yılında dikilen Özgürlük anıtı dünyanın en yüksek anıtlarından. Meydandaki diğer anıt ise dünya barışını simgeleyen, güvercinler tarafından çevrelenmiş dünya anıtı. Bu meydandan başlayan büyük caddenin ismi ise Kreshatik. Nerdeyse 50 metreden fazla genişliğe sahip 1 kilometre uzunluğundaki bu cadde yazın hafta sonları trafiğe kapanıyor ve yayalaştırılıyor. Hafta sonları özgürlük meydanı ve Kreshatik Caddesi çeşitli konser ve aktivitelerden dolayı oldukça kalabalık. Hafta içi ise, caddenin altındaki alt geçitler ve bu geçitlerdeki mağazalar çok hareketli.
1867 yılında yapılmış şehrin merkezinde bulunan Kiev opera binası, şehrin tarihi dokusunu en güzel tamamlayan binalardan biri. Ukrayna’nın bu üçüncü en eski opera binasında özellikle cuma ve cumartesi akşamları dünyaca ünlü opera ve bale eserlerini muhteşem bir akustik ile izlemek büyük bir zevk.
Ulaşımın yüzde 50 sine cevap veren metro sistemi, Sovyet Cumhuriyetler içinde Moskova ve St Petersburg metrolarından sonra en eski metro sistemi. En derin istasyonunun 105 metreye kadar indiği sistem 50 istasyonu ve 65 kilometrelik uzunluğu ve 3 ana hattıyla, aracınız olmadan yapacağınız bir Kiev turu sırasında, şehirde istenen tüm noktalara ulaşmanızı sağlıyor.
Alman edebiyatçı Goethe’ nin “Şehirlerin içinde çok park gördüm ama Kiev gibi park içinde bir şehir ilk defa görüyorum” dediği gibi şehrin her yerinde yeşilin ayrı tonunu hissedebileceğiniz onlarca park var. Hatta Japonya’da bile nadir bulacağınız büyüklükte bir Sakura ormanını içinde barındıran Kyoto Bahçesi her sene beyaz Sakura çiçeklerin açtığı dönemde yüzbinlerce Kievliyi ağırlıyor.