GEZGİN MARCO POLO ve ASYA’YA YOLCULUK

İtalyan asıllı gezgin Marco Polo; ünlü kâşif ve tüccar Niccolo Polo’nun oğludur. Doğduğu Venedik şehri, o yıllarda Akdeniz Bölgesinin ticaret merkezi olarak sayıldığı için ailesi varlıklı idi. Klasik yazar eğitimi almıştır. İtalyanca dışında Fransızca diline de hâkimdir. Tarih ve coğrafya bilgileri merakı sayesinde kendisini geliştirmiştir.

Henüz Marco 6 yaşındayken babası ve amcası Çin seyahatine gittikleri için bir sonraki Asya seyahatine giderlerse onlara eşlik etmeyi düşündü. 17 yaşına geldiğinde gerçekleştirmek istediği seyahat için bir şans doğdu kendisine. Hedefi Avrupa’dan Çin’e kadar yolculuk yaparak Kubilay Han’a gitmekti. Kubilay Han; Moğol İmparatorluğunun kağanı, aynı zamanda Çin’deki Yuan Hanedanlığının kurucusu ve ilk imparatoru olarak kendilerine altın bir tablet sunmuştu. Bu altın tablet adeta VIP pasaport anlamı taşıyordu ve yemek, at, rehber veya konaklama yeri gibi ihtiyaçlarına kolayca ulaşmalarına olanak sağlıyordu. Bu altın tabletin önemi; Çin’e yolculuk ederken karşılarına çıkacak olan zorlukları aşmaları için gerekli olması idi. Haydut ve zorba insanlar yollarını kesip para ve yemek için kendilerini öldürebilecekleri anlamına gelmekteydi ve Kubilay Han’dan öylesine herkes korkuyordu ki sanırım altın tabletin önemi oydu. Hayatta kalabilmek ve amacına ulaşabilmek için haritadan daha önemliydi. Batıdan doğuya yaptığı bu seyahat sonrasında açılan kapılar, Avrupa ile Asya arasındaki ticaret yollarının açılıp batının ilerlemesi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesi sonuçlarına kadar varmıştır.

Kâğıt, matbaa ve barut gibi önemli ürünlerin Hindistan ve Çin’den ihraç edilmesine ve bu yoldan batılı kâşiflerin doğudan batıya kadar yeni yerler keşfetmelerine olanak sağlamıştır. Doğuya vardığında gördüğü mimarinin zenginliğinden hayrete düşercesine etkilenen Marco Polo ticari yolların aşılabileceğinin kanıtı oldu. Bu seyahatin sonucunda İpek yolu kullanılarak gidilen bu yoldan, Avrupa kilisesi tarafından yönetildikleri için ilerleyemeyen batılı tüccarlar, yenilikleri takip edebilmişlerdir.

Marco Polo’nun uzun yolculuğunun hikâyesine gelirsek; çoğunluğu at üzerinde geçen uzun ve yorucu bir seyahat sonunda Çin’e varmışlardı. Ermenistan, İran, Gobi Çölü, Pamir Dağları, Türkistan ve Afganistan’ı gezerek sürekli notlar tutan Marco Polo etkisinden çıkamadığı şeyleri yazdı. Moğolistan’da bir yıl kadar kaldılar. Buradaki insanların hayatları ve yaşam tarzı hakkında fikir sahibi oldular. Bu dönemde dört yeni dil öğrendi ve Kubilay Han’ın sarayında 17 yıl geçirdi. Burada ticaret ve endüstri hakkında önemli bilgiler edindi. Aynı zamanda Kubilay Han’a ülkelerinden papa ve Roma klişeleri hakkında bilgiler verdi. 1293 yılında babası ve amcası ile eve dönüş için gemi ile yola çıktılar. Yolculuklar iki yıl sürdü. Bu süre zarfı içerisinde Kubilay Han öldü ancak etkisi hala devam ediyordu. Bu sayede Kubilay Han’ın kendilerine vermiş olduğu altın tablet hala işe yarıyordu.

1298 yılında, Marco Venedik şehrine rakip olan Genoa ile yapılan savaşta bir gemiye kaptanlık yapmış ve bu savaşta esir düşmüştü. 1299 yılında serbest bırakılarak Venedik’e geri döndü ve burada kendisinden üç çocuğu olan Donata Badoer ile evlendi. Ölene kadar da burada yaşadı. Son cümlesi: “Gördüklerimin sadece yarısını söyledim”. Marco Polo; Asya ötesine yapılan bir seyahati ilk defa yazan ve bu konuda hesaplamalar yapan ilk kişi olarak başarılarıyla coğrafya bilimine öncülük etmiştir.

Yazan: Suna BAYKAM

Hindistan hakkında diğer yazılar için tıklayınız