Esseniler

Esseniler, Sisler İçindeki Kardeşlik

Dinler tarihi ile ilgilenenlerin dikkatini çeken konulardan biridir Esseniler.

Ölü Deniz, yani Lut gölünden az içeri doğru girildiğinde ulaşılan, dağlık bir bölge olan Kumran  dünya dinler tarihinde önemli köşe taşlarından biri olma özelliğini 1947 yılından beri elinde tutuyor.

Bir çobanın sürüden kaçan koyununu ararken Kumran bölgesindeki mağaralardan birinde bulduğu toprak testiler içinde, bezlere sarılı el yazmaları, Hristiyanlık tarihini yeniden yazdırabilecek kadar ilginç.

Başlarda çobanın ailesi tarafından el altından antikacılara parça parça satılan bu yazmalar 1950’lerin ortasında tercüme edilmeye ve çok dikkat çekmeye başlıyor. Bunun üzerine Rockefeller Vakfı bu yazmaları satın alıp tek bir yerde toplama kararı veriyor. Vakıf, bu belgeleri toplama, tercüme etme ve yayınlama ile ilgili sorumluluğu ise günümüzde de finanse etmeye devam ettiği, Hristiyanlığı yerinde anlamak ve araştırmak için 1890 yılında Dominiken rahip Marie-Joseph La Grange tarafından kurulan, 1920 ‘de ise bugünkü adını almış olan Ecole Biblique Et Archeologie Française De Jerusalem’e veriyor. Ecole Biblique çalışmalara Rahip Roland De Waux liderliğinde başlıyor.

Kumran ve civarındaki mağaralarda yapılan araştırmalar sonucu 1957 yılına kadar toplam 11 mağarada bine yakın yazma bulunmuş. Bunların büyük bir kısmı parşömen ya da papirüse yazılmış çok az kısmı ise bakır levhalara işlenmiş şekilde.

Bu yazmalar öncesi Eski Ahit ile ilgili elimizdeki yazılı kaynaklar milattan sonra 900’lere tarihlenir. Bu keşif sonrası bir anda 1000 sene geriye gideriz tarih çizgisinde.

Sevgili Oliver, bize tüm hafta boyunca eşlik eden İngiliz asıllı İsrailli yerel rehberimiz, genç bir rahipken 5 yıl boyunca bu yazmalarla ilgili Ecole Biblique’de bizzat yaptığı çalışmalarını anlatırken bir çok kaynakta bulamayacağımız bilgiler de veriyor.

Bir haftalık İsrail dinler tarihi temalı gezide, var olma prensibi doğrultusunda tüm bulunanların yorumunu Vatikan ile ters düşmeyecek şekilde yapan Ecole Biblique’in eski bir çalışanından detay almak aslında oldukça değerli.

Peki, kim bu Esseniler ?

Oliver, öncelikle yapılan Karbon 14 testleri doğrultusunda milattan önce 150 ile milattan sonra 50 arasına yayılan İbranice ve Aramice yazmaların her ne kadar yazarları hakkında çok net bir bilgi sahibi olunmasa da bölgenin gizemli tarikatı Esseniler’le olan ilgisinin tartışılamayacağından bahsediyor. Zaten bu Ecole Biblique tarafından savunulan en önemli tez.

Tarihte 200 yıl boyunca var olmuş, ama ne ortaya çıkışı ne de ortadan kayboluşu üzerindeki sis perdesi kalkmamış dünyanın en eski kardeşlik örgütü hakkında verdiği temkinli bilgiler bizi bu konudaki araştırmamızı derinleştirmeye sevk ediyor.

Roma tarafından Kudüs’e tayin edilmiş Kral Herodes’un çocukken karşılaştığı bir Esseni’nin onun kral olacağı ile ilgili kehanetini hiç unutmadığı ve bu yüzden Esseniler ‘ e karşı hep çok saygılı davrandığı bilinen bir gerçek. Hatta Herodes zamanında Kudüs surlarında bir kapıya isimlerinin verilmeside oldukça dikkat çekici.

Tarikatın Kabala ve kâhinlikle olan bağları tartışılmaz olsa da topluluğu Musevilik ‘ten  bağımsız düşünmek kesinlikle mümkün değildir.

Aslında Museviliği en doğru yorumladıklarını iddia ederler. Günahlardan arınmış bir şekilde yaşadıklarını kabul edip Tanrı’nın tarih boyu günahkâr insanlığı yok ettiği gerçeğiyle yaşarlar. Kendileri geride kalacak son bir avuç günahsız insandır ve hayatlarını tanrı yoluna kurban etmişlerdir.

Yasaların son yorumunun kendileri tarafından yapılacağını kabul ederlerdi. Hayatlarını kutsal metinleri incelemeye ve yorumlamaya adamışlardı ki bu yüzden bu kadar çok yazma bulunmuştur.

Esseniler şehirde normal hayat süren ve Kumran’da mağaralarda yaşayan olarak ikiye ayrılırdı. Kumran tarikatın merkezi olduğu için burada gerçekten kendini tarikata adamışlar bulunurdu.

Gençler olgunlaşmalarından itibaren 20 yaşına kadar din eğitimi alırlar ve sonra hemen evlendirilirlerdi. Evliliğin asıl amacı çocuk yapmak ve tarikatın devamlılığını sağlamaktı. Asıl merkez olan Kumran’da bekâr bir hayat yaşamak çok önemliydi. Tarikata kabul edilmiş ve 30 yaşına gelmiş herkesin Cemaat Kurulu adı verilen mecliste söz hakkı vardı.

Belki de İsa’nın 30 yaşına kadar olan yaşamıyla ilgili hiç bir şey bilmememiz ve kutsal görevine 30 yaşında başlamış olması tesadüf değildir.

Sırlar Nasıl Yayılıyordu ?

Tarikata girmek için çöllerde iki sene eğitim almak gerekmekteydi. Sonrasında 2 sene tarikatın sırları verilmeden bir Esseni gibi yaşamak gerekirdi. 4 senenin sonunda topluluğa kabul edilenler bir inisyasyon töreniyle bu sırlara kavuşurlar ve beyaz giymeye hak kazanırlardı..

Ketumiyet en önemli özellikleriydi. Belki de isimlerinin Kudüs’te bir kapıya verildiği, gayet bilindikleri bir dönemde İsa’nın tek bir kez bile Esseniler adını anmamış olması bu ketumiyet yemininden gelmektedir.

Öğretiler ve sırlar yeni katılanlara Hadoth adı verilen gizli toplantılarda öğretilirdi.

3 kişi tarafından yönetilen Haddoth’u idare eden üstat Rabbab olarak adlandırılırdı. Haddoth larda ruhu temsil eden Rabbab’a, zihni temsil eden Rabbi ve bedeni temsil eden Rab isimli birinci ve ikinci yardımcılar eşlik ederdi.

Gün doğumunda çalışma geleneğine sahip bu insanlar öğlen yemek öncesi mutlaka yıkanırlardı. Bu yıkanmanın amacı sadece bedensel kirden arınmak değil ruhun arındırılmasına da yardım etmekti. Daha sonra Hristiyanlıkta görülecek vaftiz kavramının bu topluluktan geçip geçmediği hala tartışma konusudur.

Dualarını uzun ve sessiz bir şekilde yapan Esseniler aslında bu dua sürecinde evrendeki gücü kendilerine yönlendirmeye çalışmışlardır. İsa’ nın “Ben sizin sahip olmadığınız yiyeceğe sahibim” cümlesi belki de evrenin gücünü ruhuna alabilme öğretisiyle ilgilidir.

Yemek öncesi ettikleri dua sadece yemeği buldukları için teşekkür değil, yiyeceğe vücutlarının bir parçası olmadan önce şükranlarını sunmak içindir. Belki bu yüzden İsa ekmek ve şarabı, eti ve kanı olarak kutsamıştır. Böylelikle karşısındakinin bir parçası olacak yiyeceğe kutsal bir ruh kazandırmıştır.

Tüm ezoterik sanatlar ve özellikle bitkilerle ilgilenmişler, tüm hastalıkların bitkisel bir karşılığı olduğuna inanmışlardır. İsa’ nın mucizelerindeki deri hastalığını elle sıvazlayarak iyi etmesi de belki bu tarz bitkisel bir masajdır.

Çevrelerinde sessiz, çalışkan ve dürüst olarak kabul edilirler. Yaşadıkları alanda ürettikleri ile kazandıklarını ve sahip oldukları malları demokratik bir ortamda seçtikleri güvenilir bir yöneticiye emanet ederler. Yaşadıkları komün hayatı ile, bu insanların günümüzün Kibutz’ larının ilk örneğini verdikleri de kabul edilmektedir.

Esseniler ‘ in tarihte böylesine bir anda ortaya çıkıp bir anda da yok olması İsanın peygamberliğe hazırlanması içindir diye düşünenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değildir.

Esseniler ‘ in her ne kadar Kumran’da Roma orduları tarafından yok edildiğine inanılsa da, önce Hıristiyanlıkla ve sonrasında Doğu Kiliseleri, Ebionitler ayrıca da Süryanilerce sürdürüldüklerine inanılmaktadır.

Yakında gerçekleşecek İsrail turumuz için tıklayınız