Dublin Turu
Dublin’den Belfast’a iyiliğin izinde
Dublin’i ikiye bölen Liffey nehri kıyısında gezerken 2009 yılında Santiago Calatrava tarafından yapılan, İrlanda’nın önemli milli sembollerinden “Harp” şeklindeki Samuell Beckett köprüsünün hemen yanındaki, 1791 yılında yapılmış neo-klasik Gümrük binasının önünde demirli, ismi Jeanie Johnston olan gemi ve geminin bağlı bulunduğu yerdeki bronzdan yapılmış, zayıf ve bitkin insan heykellerini görmeden geçmek mümkün değil.
Gemi 1847 ve 1855 yılları arasında adada yaşanan büyük kıtlık döneminde Dublin’den hareketle yaptığı 16 başarılı yolculukla yaklaşık 2500 kişiyi Kuzey Amerika’ya taşıyor.
Ve bugün, bu geminin otantik bir replikası hem ulusal hafızayı taze tutmak hem de turistleri yakın geçmişteki bu zor dönemler ile ilgili bilgilendirmek amaçlı Kıtlık Müzesi olarak hizmet veriyor.
Ülkemizde çok bilinmese de, İrlanda ile yakın tarihimizde kesişen yollarımız ile ilgili Dublin’de bu müzede bilgilenmek oldukça etkileyici.
1845 yılında patateslere bulaşıp, iki yıl üst üste tüm hasadı yok eden mantar türü sonucu, 7 yılda 400 bin kişinin ölüp 1 milyon kişinin ise göç etmek zorunda kaldığı dönemde, bütün bu sıkıntıların üstüne birde Birleşik Krallığın 63 yıl ile en uzun süre saltanat sürmüş İmparatoriçesi, kocasının ölümünden sonra hayatının sonuna kadar sadece siyah giymiş Victoria’nın gaddarlıkları da eklenince, ülkede milliyetçilik kuvvetlenip başlayan olaylar, İrlanda’nın 1922 yılında Birleşik Krallıktan ayrılmasına kadar geçen süreci başlatmış.
Dublin’e gelmeden, bundan bir kaç yıl önce Türkiye’yi ziyaret eden İrlanda Cumhurbaşkanı’nın yaptığı basın toplantısındaki “İrlanda halkı, bu eşine az rastlanır bonkörlüğünüzü asla unutmadı” ile biten konuşması hala kulaklarımızda çınlıyordu.
Gerçekten de 1847 yılında o zaman sadece 24 yaşında olan ve Avrupa’yı yakından takip eden Osmanlı Padişahı Abdülmecit, durumu İrlanda asıllı doktorundan öğrenince hemen hazineye yaklaşık 10 bin poundluk bir yardım yapılması emrini verir ki bu bugünün değeriyle 2 milyon dolara tekabül etmektedir.
Bu girişim, Kraliçe Victoria tarafından o dönemki dengelerini korumak adına 2 bin Pounda düşürülerek kabul edilir, ki bu yıllarda gelişmeye başlayan milliyetçilik akımı Victoria’nın bu zor dönemde ülkeyle ilgili aldığı kararlardan dolayı onu asla affetmeyecek ve ölümü sonrası Birleşik Krallıktan gelen yas tutmak için ev kapılarını siyaha boyanması emrine, kapılarını bugünde hala görebileceğimiz gibi rengarenk boyayarak karşılık verecektir.
Gönderdiği para gözüne çok az görünen Osmanlı İmparatoru Abdülmecit ise, ayrıca 5 yelkenliyi yiyecek, ilaç ve yardım malzemesiyle doldurup İrlanda’ya, Dublin’e gönderir. Birleşik Krallık güçlerinin gemilerin yükünü Dublin’e indirmesine engel olması üzerine gemiler rotayı bir başka liman şehri olan daha kuzeydeki Drogheda limanına çevirirler ve yüklerini oraya boşaltırlar.
Dublin’den çıkan her turist grubu Belfast’a giderken 80 metre çapında, 12 metre yüksekliğinde dünyanın en gizemli anıt mezarlarına ev sahipliği yapan Newgrange’dan geçer. M.Ö 3200 yılında yapılmış bu megalitik mezarların Mısırdaki Piramitlerden önce yapılma sebeplerine arkeologlar bugün bile hala cevap bulamıyorlar. Newgrange’ı gezmek için bağlı bulunduğu Drogheda şehrine giderken buranın bizim tarihimizdeki önemi bizi farklı bir şekilde heyecanlandırıyordu.
Boyne ırmağının iki yanına yerleşmiş küçük bir merkezi olan Drogheda şehrine vardığımızda şehrin flamasından, futbol takımı Drogheda United’ın sembolüne kadar her yerde ay yıldızı görmek, Türklere bu zor günlerinde yanlarında oldukları için teşekkürlerini belirten 1995 yapımı duvar plaketi bizi gururlandırırken derinden de etkiledi.
24 Temmuz 1923 te Lozan Antlaşmasında tüm ülkeler Türkiye’nin aleyhine oy verirken, sadece İrlanda’nın Türkiye lehine oy verirken unutmadığı gibi İrlandalılar hiç unutmamıştı kendilerine yapılan bu iyiliği…