Buhara Hakkında Bilinenler Ve Az Bilinenler
• Şehrin nüfusu yaklaşık 300.000 kişidir.
• Özbekistan’ın 5. Büyük şehridir.
• Buhara çölün kıyısında bereketli toprakların bulunduğu bir vahada kurulmuştur adının da ya bereketli toprak ya da Farsça bilginin kaynağı anlamına gelen bir Zerdüşt isminden geldiği düşünülmektedir.
• Semerkant ve Kaşgar’la birlikte tüm İpek Yolunun en önemli şehirlerinden biridir.
• Arkeolojik kazılar şehrin eski bölgelerini yaklaşık 20 metre kazmış, çeşitli konutlar ve sur kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Şehrin ortalama 2500 yıl önce kurulduğu bu kazılarda ortaya çıkmıştır.
• Tarih boyunca birçok imparatorluğun en önemli ticaret ve kültür merkezi olmuştur. Bu stratejik ve kültürel önemi yüzünden defalarca yıkılıp yağmalanmıştır.
• Büyük İskender şehri ele geçirmiştir.
• Cengiz Han şehri ele geçirmiştir.
• Cengiz Han’dan sonra şehri ele geçiren Timur şehrin yeniden imarına ve bir kültür başkenti olması için çok çaba harcamıştır.
• Buhara’nın 12. yüzyılda, Karahan’lılar döneminde kültürel açıdan altın çağını yaşadığı bilinmektedir. Bu dönemde halkın refahının en üst düzey olduğu hatta evlerin olduğu bölgede yer altından birbirine bağlı yüzlerce su havuzunun yapıldığı, bu havuzlar sayesinde de şehrin çöl sıcağından korunduğundan bahsedilir.
• Cengiz Han soyundan gelmedikleri için Han unvanını alamayıp kendilerine Emir unvanını uygun gören Moğol kökenli Mangıt hanedanlığı 1785-1920 yılları arasında şehri ve bölgeyi Buhara Emirliği adı altında yönetmiştir.
• Ruslar 1920 yılında şehri ele geçirdikten sonra Buhara Halk Cumhuriyeti kurulur. 1924 yılında bu cumhuriyet Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlanır.
• 1785 yılı ile 1920 arasında şehre girmek tüccarlar dışında tüm yabancılara yasak olduğu için “Yasak Şehir” adıyla anılmıştır. 1889 yılında bölgeden geçen demir yolunun bile şehire yaklaşmasına izin verilmemiş olduğu için bugün tren garı şehrin tam 12 kilometre dışındadır.
• Şehirde farlı kültür ve dönemlere ait tam 997 adet tarihi yapı bulunmaktadır.
• Şehrin içinde gezilecek yerler dağınıktır ve araçsız gezmek zordur.
• Taciklerin en yoğun yaşadığı şehirdir.
• 1993 yılından beri Unesco dünya mirası listesinde yer almaktadır.
• İzmir’in kardeş şehridir.
• Özbekler bu şehri kahverengi ve mavi ile tanımlarlar.
• Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı Divân-ı Lügat-it Türk‘te Buhara halkının sosyal alışkanlıklarının diğer şehirler tarafından örnek alındığından bahsedilir.
• Dönemin önemli bilim adamlarından İbni Sina ve El Buhari bu şehirde yetişmiştir.
• Eski şehrin haritası deve başı şeklindedir.
• Şehrin içinde birbiriyle bağlantılı olduğu bilinen, içme suyu ve sulama, serinletme amaçlı kullanılan 114 tane havuz olduğu bilinmektedir. Rusların şehri ele geçirmesi ile sağlıksız olduğu ve hastalık yaydığı düşünülen bir çok havuz kapatılmıştır.
• Marco Polo’nun Buhara ile ilgili yazdığı övgü dolu satırlar çok ilgi çekmiş ve entelektüel seyyahları ve sanatçıları şehre yönlendirmiştir.
• Buhara ismiyle bilinen halılar İran halısı olup bu şehirle ilgisi yoktur. Bir dönem Buhara pazarlarında çokça satan bir tür olduğu için şehrin adıyla anılmaya başlamıştır.
• Tasavvuf anlayışı, Anadolu’da da etkili olmuş Ahmet Yesevi ve Bakhouddin Nakşibendi burada yetişmiştir.
• Hoca Bakhouddin Nakşibendi anıt kompleksi kutsal kabul edilen yerlerden birisidir. 16.yüzyılın önemli ilahiyatçısı, sufi Nakşibendi tarikatı kurucusu, aynı zamanda Amir Temur’un manevi öğretmeni Nakşibendi şehir merkezine 12 km uzaklıkta memleketi Kasri Orifon’da gömülmüştür. Orta Asya’da bir hac yeri olarak kutsal kabul edilmiştir ve farklı Müslüman ülkelerden gelen inananlar tarafından ziyaret edilir. Komplekste bir de tasavvuf hakkında kitap ve yazılı kaynaklar bulunan müze vardır. Buraya ulaşım için yapılan yol eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ ın ziyareti için Türk hükûmetinin de katkısıyla yaptırılmıştır.
• 1920 yılındaki Rus saldırısında şehir bombalanıp harabeye çevrilmiştir, 17 km’lik surlar da bu bombalamada yıkılmıştır.
• Şehrin güney batı kısmında park içinde ortaçağ surlarından kalan küçük bir bölüm ve şehrin kapılarından ayakta kalabilmiş bir tanesi vardır. Zamanında surların 11 tane kapısı olduğu düşünülmektedir. İdam edilen mahkumların surların üstünden aşağı atıldığı bilinmektedir.
• 4. Yüzyılda yapıldığı düşünülen Ark Kalesi ya da genel kullanılan adıyla Buhara kalesi Registan Meydanında bulunmaktadır. İçeri müslüman olmayanların alınmadığı ortalama 3.000 kişinin yaşadığı düşünülen kale 1920 yılında Ruslar tarafından yerle bir edilmiştir.
• Registan meydanı, kumlu meydan demektir.
• Ark kalesinin tam karşısında Emir’in 18. yüzyılda yaptırdığı 20 ahşap sütunu olan Saray camiisi Bolo-Khauz Camii 1712 yılında Emir ShakhMurat tarafından, eşinin ölümü üzerine sevgisini göstermek için yapılmıştır. Kısa minare Buharalı ünlü usta Shirin Muradov tarafından 1917 yılında eklenmiştir. Caminin ve Ark’ın tam ortasında bulunan 18. yüzyıl yapımı “Bolo-Khauz” olarak isimlendirilen gölet ya da havuz şehirde günümüze ulaşabilmiş az sayıda havuzdan biridir.
• Ülkede en ünlü seramikler yeşil ve mavi renklerin hâkim olduğu geometrik desenleriyle ünlü Buhara’nın Gijduan seramik okulunun ustalarının ellerinden çıkmıştır.
• 1514 yılında yapımı tamamlanan altında 2 farklı dönem camisinin kalıntısı olduğu arkeolojik kazılarda ortaya çıkmış Djuma ya da genel adıyla Kalyan Camisi 12 bin kişiliktir ana minare binanın hemen yakınında yer almaktadır ve şehrin en görkemli yapısıdır. 46 metrelik minare pişmiş tuğladan yapılmış savaş zamanın dada gözetleme kulesi görevi görmüştür, alt çapı 9 metre üst çapı 6 metredir.
• Kalyan Camisinin tam karşısında bulunan Miri Arap Medresesi 16. yüzyıldan kalmadır ve Buhara şehrinin önemli mimari anıtlarından birisidir. Yemen kökenli Şeyh Abdullah Yamani’ye atfedilir. Dikdörtgen bahçesi 288 kubbe oluşturan galerilerle çevrilidir. Onlar 208 sütun üzerinde yükselir.
• 10. yüzyıl Müslüman mimarisinin önemli başyapıtlarından İsmail Samani türbesi görülmeye değer yerlerden biridir. Dünyayı simgeleyen kubbe ile örtülü, istikrarı sembolize eden küp şeklindeki bina evreni temsil eder. Girişteki kemerlerin üzerinde bulunan daireler güneş ve gezegenlerin betimlemesidir. Orta Asya’nın pişmiş tuğladan yapılmış ilk yapısıdır.
• Samani türbesine bitişik “Kosh” yani çifte anlamına gelen iki medrese bulunur. “Modari-han” ve “Abdullah-han” medreseleri birbirlerine karşı karşıya dururlar. Girişin üzerinde çini resimlerle yapılış tarihi olarak 1517 yazılıdır. Her iki binada da Orta Asya mimarisi hâkimdir. Abdullah-han medresesi, gök ışık olarak bilinen ve 12 taraflı ışıklı tambur kubbe ile dikkat çeker.
• Samani türbesine yakın şehir merkezinin kuzeybatı mahallesinde deri hastalıklarına iyi geldiğine inanılan Eyüp adında bir peygamberin ziyareti sırasında susuzluk çeken halkı yere vurduğu sopa darbesiyle kristal berraklığında şifalı bir suya kavuşturması efsanesi hala anlatılmaktadır. Bu su kaynağının üzerine yapılmış Chasma-i Ayup türbesinin tam tarihi bilinmemektedir. Tüm Orta Asya’dan gelenler mezarı tavaf edip üstüne pirinç taneleri, buğday sapları ve fesleğen atarlar.
• Chor-Minor Tacik diline göre dört minare demektir. Burası, Buhara şehrinin sıra dışı anıtlarından birisidir. Hint etkisi ağırlıklıdır, Haydarabad’da bulunan bir yapının taklididir. Kare şeklindeki medrese binasının üstü mavi kubbe ile taçlandırılmış, köşelerinde ise birbirinden farklı dekorlardaki dört küçük minare bulunmaktadır. Bu dört minaresin her biri farklı şekle sahiptir. Kulelerin dekor elemanları, dünyanın dört dinini, İslam, Hristiyanlık, Musevilik ve Budizm’in felsefi anlayışını yansıtmaktadır.
• Lyabi-Khauz, Buharalıların en önemli buluşma ve dinlenme yerlerinden biridir. Havuzun kenarı demektir. Havuzun etrafında kafeteryalar ve restoranlar vardır. Havuzun dibinde Nasreddin Hoca’nın eşlek üstünde bir heykeli vardır.
• Lyabi- Khauz’un bir yanında Nadir Divan-Begi konağı diğer yanında kervansaray olarak yapılıp sonra medreseye çevrilen Nadir Divan-Begi medresesi bulunmaktadır 1619-1620 yılları arasında yapılmışlardır. Medresenin dekorasyonunda İslam’da pek alışık olunmayan şekilde, kuşlar, hayvanlar, insan imgeleri ve güneş kullanılmıştır. Efsanevi Hüma kuşları ile mutluluk betimlenmiştir.
• Lyabi-Khauzun kanallar olan tarafı Musevi mahallesi onun karşısı ise Orta Asya’daki en önemli İslami eğitimin merkezi 16. yüzyıldan kalma Sütkardeş anlamına gelen Kukeldaş Medresesi bulunmaktadır. Medresenin boyutları 80 x 60 metredir. Şehirdeki en büyük medresedir. Burada 320 den fazla öğrenci yaşamış ve okumuş, 130 öğretim elemanı bulunmuştur.
• Şehir merkezinde Lyabi-Khauz’a çok yakın, İslamiyet öncesi pagan “Moh” tapınağı yerine inşa edilmiş olan Magoki Attori camii asimetrik dış cephesi, geometrik şekiller ve oyma terra-cotta taşıyan bitki desenli fayanslar ile oldukça sıradışıdır. Savaşlardan korunmak için kuma gömüldüğü, toprağın derinliklerine battığı gibi türlü efsaneler anlatılmaktadır. 1930 yılındaki kazılarda tam anlamıyla ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde halı müzesi olarak hizmet vermektedir.
• Sitorai Mokhi-Khosa ya da Yazlık Saray kentin en havadar yerinde Muhammed Alim Han’ın emriyle 1912-1918 yılları arasında yapılmıştır. Saray: ana bina, birkaç resepsiyon salonu ve emir için yapılmış özel odalardan oluşur. Ünlü usta Shirin Muradov tarafından dekore edilen “Beyaz Salon” duvarlar aynalarla kaplanarak dekore edilmiştir. Günümüzde burası “Sanat ve El Sanatları Müzesi” olarak hizmet vermektedir.
© 2016 Rotadisi.com.tr
Bilgiler ancak link verilerek yayınlanabilir, alıntı yapılamaz.