Vietnam Turu 1. Bölüm
Vietnam’a gelmeden önce kafamda Vietnam ile ilgili yüzlerce görsel dönüp duruyordu.Bu adını çok sık duyduğum ama gizemini koruyan ülke ile ilgili bize çocukluğumuzdan itibaren pompalananlar genelde savaş ya da askerlik imgeleri ile dolu olduğu için kendimi “Gezgin”hissetmeye başladıktan sonra bile uzunca bir süre Vietnamı ertelemiştim gezi planlarımda.
Nihayetinde 1985-1992 yıllarında, lise hayatım boyunca dönemin 2 önemli filmi, Oliver Stone’un Müfreze ( The Platoon ) ve Robin Williams’ın Günaydın Vietnam ( Good Morning Vietnam ) filmleri, sinema alanında muhteşem yapıtlar olmasına rağmen bana Vietnam ile ilgili çok pozitif duygular aşılamamıştı.
Ta ki Catherine Deneuve’ün Hindiçin ( Indochina ) filmini izleyene kadar….Bu kadar muhteşem bir filmi nasıl 15 yıl atladığımla ilgili kendi kendime kızarken filmin konusu ve özellikle kullanılan görsel mekanlar beni büyülemişti…
Film kısaca 1930 larda bölgede Fransız Sömürge döneminin sonlarındaki Vietnam’ı ve kauçuk ağacı fidanlığı sahibi, varlıklı Eliane’ın öyküsünü anlatıyor.Eliane, babası ve yerli halktan evlat edindiği kızı Camille ile birlikte huzur içinde yaşarken. bir müzayede sırasında tanıştığı deniz subayı Jean-Baptiste ile kısa süreli bir ilişki yaşar, ama kızı Camillede bu gence âşık olunca Elaine tüm ilişkilerini kullanarak Jean-Baptiste’i uzak bir adaya tayin ettirir. Filmin bu tayin sonrası geçtiği Halong Bay körfezi beni adeta büyülemişti.Hemen araştırmaya başladım…körfezin isminin anlamı bile ilginçti“anne ejderin denize indiği yer” ve efsaneye göre Vietnam’ı Çin saldırısından kurtarmak için buraya lavlarını püskürterek adaların oluşmasını sağlayan ejderin dikenli sırtının su üstündeki bölümlerini temsil eden toplamda 3000 civarı adadan oluşuyordu bu körfez, gelin görün ki Vietnamlılar, ünlü liderleri Ho Chi Minh in ölüm yıldönümüyle bağdaştırmak için 1969 ada olarak kabul ediyordu, hatta UNESCO burayı dünya mirası kabul ederken bile 1969 ada olarak kayda geçiyordu.
Evet bu filmden sonra Vietnam gezisi kararım kesinleşmişti.
Vietnam’da beni ne beklediği ile ilgili soru işaretleriyle geçen yaklaşık 8 saatlik Bangkok uçuşu sonrası terminal değiştirip Vietnam uçuşunu beklerken yaptırdığım ayak masajı sırasında bile hala içimde birbirine zıt fikirler uçuşuyordu.
Vietnam’la ilk temasım Hanoi şehri oldu, gri bir şehir burası, kirli havası, kirli yolları ve bu yollarda akan motosiklet ırmaklarını görmek çok etkileyici, inanılır gibi değil arabadan çok motosiklet var yollarda , trafik alabildiğine kalabalık ve karışık, ama bu kaos içinde bile bir düzen var gibi, ne bir kaza ne de bir kavga görebiliyorsunuz.
Ho chi minh in mozolesi şehrin en önemli ziyaret alanı.Vietnam’ın bağımsızlık hareketinin lideri ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olan Ho Chi Minh halk tarafından sevgiyle Ho Amca olarak anılıyor.
Ülkesinin Fransız sömürgesi olduğu dönemde doğup, öğrencilik yıllarında Fransa karşıtı eylemlerde yer alan Ho Chi Minh, dahasonra Fransa’ya gidip sosyalizmi hayat felsefesi olarak benimser. 1920’de Fransız Komünist Partisinin kurucularından biridir…Yıllar sonra 1941’de ülkesine dönen Ho Chi Minh, İkinci Dünya Savaşıyla birlikte İndoçin’i işgal eden Japonlara ve sömürgeci Fransızlara karşı gerilla savaşını organize eder.Vietnam gerilla güçleri Japon işgaline karşı başarılı direnip önemli kentleri geri almayı başarırlar ve Ho Chi Minh 2 Eylül 1945’de yüzbinlerin önünde Vietnam Demokratik Cumhuriyetini ilan eder. Ama mücadele henüz bitmemiştir. İkinci Dünya Savaşı sonunda Japonlar bölgeden çekilirken gelen İngilizler ülkeyi Vietnam halkı yerine Fransızlara bırakırlar. Sekiz yıl daha süren bir direnişin ardından 1954 yılında Fransızlar yenilgiyi kabul eder ancak görüşmeler sonucunda Vietnam Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünür. Kuzey Vietnam Ho Chi Minh yönetimine bırakılırken Güney Vietnam ise ABD’nin “müttefiki” olur. Ho Chi Minh’in Kuzey Vietnamı’ı Güney Vietnam ve ABD’ye karşı 1955’de başlayan savaştan 1975’de galip olarak ayrılır, 1969’da hayatını kaybeden Ho Chi Minh ise savaşın sonunu ve iki Vietnam’ın yeniden birleştiğini göremez.
Bizim bir çok film sayesinde neredeyse her detayını bildiğimiz Vietnam savaşı, Vietnamlılar için bir anlam ifade etmiyor, onlar Amerikan Savaşı terimini kullanıyorlar, ve bu bağımsızlık mücadelesinde kendilerine liderlik eden “Ho Amca”‘ları için büyük bir mozole yaptırmışlar ki bizim Anıtkabir’i andırıyor.Ayrıca bu kompleks içinde Ho Amca’nın müzeye dönüştürülmüş evi’de bulunuyor.
Edebiyat tapınağı şehrin bir diğer önemli ziyaret noktası.Burası Konfüçyüs tapınağı olarak da anılıyor. 1070 yılında inşa edilmiş ve aynı zamanda İmparatorluk Akademisi ismiyle de anılan Vietnam’ın ilk üniversitesi aslında burası.Üç kapıdan geçtikten sonra ulaştığınız avluda büyük bir havuz var; Billur Kuyusu. Ayrıca havuzu çevreleyen bir sürü kaplumbağa heykelide hemen dikkatinizi çekiyor.Bu taştan yapılma kaplumbağa heykelleri ya da yerel adıyla Doktor Dikilitaş’ları üç yılda bir düzenlenen sınavlarda başarılı olmuş 1037 mezunun anısına yapılmış ve üzerlerinde isimleri ile doğum yerleri yazılı. Dördüncü kapının ardında ise Tapınak ve İmparatorluk Akademisi var.
Hanoi’nin ortasında şehrin kargaşasından uzaklaşabikeceğiniz Hoan Kiem gölü, koyu yeşil suları ile çok sayıda kaplumbağaya ev sahipliği yapıyor. Efsaneye göre İmparator bir gün parlak metal bir çubuk bulup kendine bu çubuktan bir kılıç yaptırır. Kılıç yüksek ateşte dövüldükten sonra imparatora sunulurken ustalar, üzerindeki iki sözcüğü fark eder; Thuan Thien: Cennetten kopan… Kılıcın cennetten gelen bir mucize olduğunu düşünen İmparator bu kılıcı Çinlilere karşı savaşta kullanır ve ordusu galip gelir.Savaş sonrası göl kenarında gezerken bir kaplumbağa sudan çıkıp İmparator’un kılıcını alıp gözden kaybolur. İmparator da bu göle Hoan Kiem; yani “Geri Verilen Kılıcın Gölü” adını verir.Gölün ortadında kırmızı romantik bir köprüyle ulaşılan tapınağ gezebilir Ya da etrafı günün her saati insanlarla dolu bu gölün çevresindeki mahallelerde dolaşıp ülkenin en ünlü ve leziz biralarından “Bia Hoi”‘ yi tadabilirsiniz.
Hanoi de Cyclo denen, arkada bisiklet selesine oturup pedalları çeken sürücünün önündeki iki kişilik oturma yeri olan araçlarla şehir turu yapmak girmeye çekineceğiniz sokak aralarını keşfetmek için en ideal yol.Yalnız bu araçlarla gezerken neden bütün motosiklet kullananların maske taktığını anlıyorsunuz, toz duman ve egzost gazları inanılmaz rahatsız edici.
90 milyonluk Vietnam’ın başkentine yapılacak turistik seyahatlerin olmazsa olmazı ise “Thang Long” Sudaki Kuklalar Tiyatrosu.Dünyada benzeri olmayan bu gösteri, sahnedeki bir havuzun içinde kuklalarla icra ediliyor ve ülkeyle ilgili efsaneler ve tarih yerel müzik eşliğinde icra ediliyor.Kaçırmamanız gereken bir gösteri.