Timkat Festivali Tören Bölümü
Çok heyecanlıydık, neredeyse hiç uyku tutmamıştı ve sözleştiğimiz gibi saat 04:00 te otelimizin lobisinde hazırdık.
Aracımıza atlayıp şehrin merkezindeki tören alanına ulaştığımızda açıkçası yerel halkın meydanı çoktan doldurmaya başlamış olduğunu görmek bizi oldukça şaşırttı.
Kimileri dua ediyor kimileri ellerinde kandiller Kutsal Ahit Sandıklarını görebilecekleri bir yerde sakince oturuyor ve bekliyorlardı.
Biz, yazılı izinlerimiz sayesinde ortada askerlerin çevresini adeta etten bir duvar gibi sardığı, Tabotların ve küçük havuzun bulunduğu bölüme girip protokol sandalyelerinde yerlerimizi aldık.
Bir çok dünya televizyonu canlı yayın için hazırlık yapıyordu.
Törenin saat 8 de Etiyopya ve Mısır Ortodoks aleminin patriğinin gelmesiyle başlayacağı bilgisi verilmişti bize.
Saatler ilerledikçe etraftaki uğultu artıyor, şarkılar daha da yüksek sesle duyulmaya başlıyor ama daha ilginci akın akın gelen insanlarla o kocaman meydan tıka basa doluyordu.
Festival ortodoks noelinden yani İsa’nın doğumundan tam 12 gün sonra İsa’nın vaftizini ve bu kutsanmış su ile halkın kutsanmasını temsil ettiği için. festivalden daha çok dini bir tören olarak algılamak lazım….
İçinde bulunduğumuz, bir çok güvenlik kontrolünden geçip girdiğimiz küçük alan aynı etrafımızdaki büyük meydan gibi kalabalıklaşıyordu.Protokol için ayrılan koltuklar neredeyse dolmuş ama gelen zırhlı kordiplomatik arabaların ardı arkası kesilmiyordu…Oldukça şık giyinmiş diplomat aileleri bu merkezdeki, yani törenin sıfır noktasında ki yerlerini alıyorlardı.
Saat 7 gibi büyük bir hareketlenme oldu. Rütbeli askerler, polisler, korumalar sağa sola koşuşturmaya başladı, o sırada meydanın köşesinden zılgıt sesleri çıkaran kalabalığı yara yara ilerleyen 3 büyük zırhlı jip gördük, yavaş yavaş bize doğru ilerliyorlardı…
Jiplerin durmasıyla açılan kapıdan çıkan Patrik halk tarafından sevinç çığlıklarıyla karşılandı…
Patriğin gelmesiyle tören, ilahiler ve dualarla başladı…Genç rahipler ilahiler eşliğinde ellerindeki şemsiyelerle havuzun ve ahit sandıklarının etrafında dönüyorlardı.
Havuzun içindeki, İsa’nın vaftiz edildiği suyu temsil eden su adeta kutsanıyordu.
Patrik yavaş hareketlerle yerinden kalktı…boynuna asılı altın haçı suyun içine batırdı ve gene suyun içindeki yanan kandili bu haç ile söndürdü…yanındaki mikrofona halkın duyabileceği şekilde bir şeyler söyledi, ne söylediği hakkında en ufak bir fikrim bile yok ama inanılmaz bir uğultu başladı…
İnsanlar haykırıyor, zılgıt çekiyor, ıslık çalıyorlardı. Binlerce askerin etten duvar örmüş bir şekilde koruduğu havuzu çevreleyen duvarların etrafındaki halk dalga dalga bize doğru yaklaşmaya çalışıyordu.
Havuza bağlanan bir pompa büyük bir gürültüyle çalıştırıldı ve duvar kenarına yaklaşan patrik elindeki hortumla duvarların dışındakilere havuzdaki kutsal suyu sıkmaya başladı…
Taş kesilmişcesine olan biteni izliyordum…
Kimi babalar ellerinde sakat ya da hasta çocuklarıyla, kimi evlatlar omuzlarında yaşlı anne ya da babalarıyla, kısaca genç yaşlı herkes suya ulaşmak için birbirlerini ezerek ilerlemeye çalışıyorlardı…
Kısa bir süre sonra suya ulaşma umidi olmayanların fırlattıkları küçük pet şişelerin havuza doğru düşmesi dikkatimi çekti…Gözlerimden törenin bu son bölümünün verdiği duygu yoğunluğuyla süzülen yaşlara engel olamadan o şişeleri toplamaya, havuza eğilerek doldurup, kapaklarını da güzelce kapattıktan sonra geri atmaya başladığımda bunu yapan tek kişi olmadığımı fark ettim…Takım elbiseli bürokratlar, kameramanlar, rahipler, herkes bu küçük şişeleri benim gibi doldurup halka atıyordu…
Zaman durmuştu…Artık sesleri duymakta bile zorlanıyordum…hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde ağlıyordum…
Havuzdaki su bitene kadar devam etti tören…Kimisi suya yeterince yaklaşabilmiş sırılsıklam mutluluktan ağlıyor, kimisi son su damlacıklarına yetişebilmek için son gücünü kullanıyordu…
Ve su bitti, motor sesi sustu, yerini mutluluk, huzur, umit, hayal kırıklığı kargaşası içindeki anlamsız çığlıklara bıraktı…
Artık bulunduğumuz alanın kapıları da açılmış, bir gün önce buraya gelen Ahit Sandıklarını taşımış rahipler yarım günden uzun sürecek dönüş yolculuğu için Sandıkları geri almaya geliyorlardı…
Timkat festivalinin son bölümü geri taşıma korteji aynı geldikleri gibi şarkılar ve ilahilerle başlıyordu…
Sandıklara eşlik edecek kalabalıkta kimilerinin elbiseleri kutsal suyla, kimilerinin ki de gözyaşıyla ıslanmış olacaktı bu öğleden sonra…